YAZAR
Meral Pişirener
SAYFA SAYISI
64 sayfa
KİTAP BARKOD
9786059795517
EBAT
13 x 19,5 cm
RENK
Renkli
CİLT TİPİ
Karton Kapak
KAĞIT
Kitap Kağıdı
Karga, Koko’yu uçurup güzel bir yere getirdiği için çok mutluydu. Ancak onu düşünceli görünce sordu,
“Ne oldu Koko? Burayı beğenmedin mi?”
“Çok beğendim fakat korumam gereken bir tarla yok artık, bu beni üzüyor… Varlığımın ne anlamı olabilir?”
“Sen bizim arkadaşımızsın. Seni seviyoruz. Varlığın bizi çok mutlu ediyor” dedi tarla faresi.
***
Meral Pişirener, yeni kitabında bir korkuluğa dostluğun penceresinden baktırıyor, ona güzel anlar yaşatıyor. Bahar yağmurları, ilk kar sevinci, doğanın uyanışı, güneşin ilk ışıkları, yıldızlı gecelerde sohbetler ve yeni bir yaşamın verdiği heyecanın eşliğinde ilerliyor satırlar… Yaşasın hayat, yaşasın dostluk!
Günlerini bir tarlada geçiren korkuluk Koko, iki konuşkan arkadaş edinir. O tatlı günde, karga ile fare ona bir çift göz yapmaya karar verirler. Böylece Koko etrafında olup bitenlerin farkına varmaya başlar. Mevsim geçişleri, ılık akşamlar, gökyüzü, başka hayvanlar, insanlar, zaman… Tadına bakılacak, üzerine konuşulacak dünya kadar şey vardır. Derken hasat zamanı yaklaşır. Yoksa Koko arkadaşlarına veda etmek zorunda mı kalacaktır? İşte şimdi hayal bile edemeyeceği güzellikte bir gün onu beklemektedir.
Mevsimi geçmeyecek, hayat dolu, sıcacık bir dostluk öyküsü…
Tema: Dünyanın işleyişi
Kavramlar ve Anahtar Sözcükler: Doğa ve evren, gözlem, arkadaşlık, iletişim, sistem, türler
Tutum ve Değerler: Merak, işbirliği, sevgi, saygı, sorumluluk, yardımseverlik
Profil Öğeleri: Araştıran-sorgulayan, duyarlı, bilgili
Yazar Hakkında:
Uludağ'ın eteklerine kurulmuş eski bir mahalledeki eski bir evde doğdum. 1959 yılının kiraz mevsiminde… Kedilerin damdan dama atladığı, çocukların özgürce oynadıkları, bahçelerde meyve ağaçlarının olduğu bu dar sokaktaki evimiz, dedemden kalmıştı. Bizim bahçede, dedemin ektiği ve yetiştirdiği büyük bir dut ağacı ile bahçenin tam ortasında dört mevsim açan gül ağacı vardı. Dut ağacının kollarında büyüdüm. Yaz geceleri baykuşlar konardı dallarına... Gül ağacının çevresinde koşardım. Kapısı kırık bodruma her sene bir kedi yavrulardı. Çok sevinirdim.
Ben dört yaşındayken, kız kardeşim aynı evde dünyaya geldi. Bunun üzerine komşu teyzelerden biri bana, “Senin pabucun dama atıldı" dedi. Sözlerinin ne anlama geldiğini uzun uzun düşündüm. Sonunda kardeşi olan çocukların ayakkabılarını dama atması gerektiğine karar verdim. Bütün ayakkabılarımı toplayıp, komşunun alçak damına fırlattım attım. Evdeki büyükler buna çok güldüler... Komşu teyze bana daha az sevileceğimi söylemek istemişti ama yanılmıştı. Babam, annem, halam, babaannem beni aynı şekilde sevmeye devam ettiler. Ben de kardeşimi çok sevdim. İki sene sonra bir kız kardeşim daha dünyaya geldi, ondan beş sene sonra bir tane daha... Hepsini çok sevdim. Evde en sevdiğim ve güvendiğim insansa babaannemdi. Güvenli kolları vardı. Uslu durmam için hiçbir zaman korkutmazdı. Her derdimin çaresi onda vardı. Her gece aynı masalı anlatırdı. Eşinirken ayağına diken batmış horozun masalını... Kabul ederseniz ben de size Koko'nun renkli dünyasında yaşananları anlatacağım. Benden size minik bir hediye.