Arzavul Tepesi serisi, üçüncü kitabı Kayıp Ülkelere Doğru ile yola devam ediyor. Bu macerada kadromuz çok daha kalabalık. Kahramanlarımız denizlerden deniz beğenecek, ayakları yerden kesilenlere tanıklık edecekler. Hazırsanız buyurun denizin sakladıklarına…
Nehir Yarar, çocuk olmanın mutlu ve hüzünlü yanlarını, yetişkinlerin büyük beklentilerle hazırladığı ancak midemize oturan, başarı soslu çocuk menülerini eğlenceli bir sunumla önümüze getiriyor. Vedat ve arkadaşlarının sıcacık, eğlenceli hikâyeleri, hayallerine sıkı sıkı sarılanlara özel ikramımızdır. Afiyet şeker olsun efendim.
Çocukların muzip yol arkadaşı Pelin Güneş, harika bir gözlemcidir. Keyifle, kahkahayla donatır elinin değdiği satırları. Biz şimdi onunla kol kola girdik, sizi bekliyoruz. Hazırsanız Kültürel Miras Serisi, dördüncü kitabıyla Safranbolu’nun kapısını çalıyor…
İşte size eskinin anlatımıyla eski günler… Kaybolan masalları kayboldukları büyülü ormanlardan, mavi mavi akan sihirli derelerden bulup çıkarmaya, sonra da onlara “merhaba” demeye hazır mısınız?
Şenay Seba yine kendine has üslubunu sırtlamış, çocukların korkularıyla sarmaş dolaş hallerine, girişimci ve çözüme koşan özgür ruhlarına bir günebakanın kırılganlığıyla yaklaşıyor. Köşesini bucağını seveceğimiz, satırları heyecandan uyuyamayan, ağaçlara tırmanıp meyvelere doyan bir kitap…
Önel’in sözcükleri daha fazla çocukla kol kola girmeli. Çünkü onun sunduğu dünya hep umut kokar, inceliklere alkış tutar, başka kapılar aralar. Varlığı bir çocuğa sunulmuş fıstıklı çikolata gibidir, sevinç uyandırır. İşte bu kitap, bizi sarıp sarmalamak için can atan kocaman bir fıstıklı çikolata!
Papatya taçlı yazarımız Ceren Kerimoğlu, annesi Ayşe Akıllıoğlu’nun resimlediği rengârenk öyküleriyle günlerimizi süslemeye devam ediyor. Şimdi de yunus olduk ancak bu kez doğada özgürce dolaşamıyoruz ne yazık ki. Çünkü ailemizden, evimiz olan engin denizlerden uzakta, bir havuzda tutuluyoruz. Evet, bu kitabımızda bir yunus parkındayız ve anladığınız üzere mutlu değiliz.
Çalışkan arımız Ahmet Şerif İzgören, bu kitabında bir petek bala harikalar sığdırıyor. Kanatları olmayan minik bir arı, hayal gücünün uçsuz bucaksız ovalarında uçuyor, eksiklik sanılan şeylerin gerçek yüzünü fazlasıyla ceplerimize dolduruyor. Yeniliklere doğru kanat çırpan kovanı ve baldan tatlı arılarıyla Kanatsız Arı Mu, geceyi aydınlatan ateş böcekleri gibi ışıl ışıl…
Oyuncu Anne düşler diyarında gezintiye çıkmış diye duyduk. Ona eşlik etmek ister misiniz?
Pamuktan bulutların üzerine atlamış bu sefer. Bir çöllerde, bir okyanusta görülmüş. Sevecen yağmurlar altında ıslanıp eğlenmiş, kutuplarda neşeyle titremiş. Hayal kurdukça rengârenk yapmış her yeri. En çok hayal kuranın daha çok hayal kazandığı, içi içine sığmayan bir hikâye bu…
Kültürel Miras Serisi, üçüncü kitabıyla Ankara’da soluklanıyor. Bu kez onlarca Anadolu uygarlığını konuk etmiş, görmüş geçirmiş bilge kentin, başkentimizin altını üstüne getiriyoruz. Bisikletimize atlıyor, eski Ankara sokaklarıyla sarmaş dolaş oluyor, Pelin Güneş’in mizah dolu kalemiyle bize sunduğu Ankara’yı seyre dalıyoruz. Damağımızda eskinin tadı, koltuğumuzun altında tarihi yapılar, medeniyetler…
Sabah coşku dolu kuş sesleriyle uyandığınızı hayal edin. Yalnızca kuşların yaşadığı, onlar kadar renkli bir sokaktasınız. Şaka yapmaya bayılıyor, neşeyle gülüşüyor hepsi. Şakacı Kuşlar Sokağı’nda bir kahkahadır gidiyor anlayacağınız. Ne dersiniz, birlikte dolaşalım mı bu sokağı?
Haneleri tatlı dilli öykülere açılan bir sokak düşünün. İşte Portakallı Kurabiye Sokağı, tadına doyum olmayan hayat dolu öyküleriyle, yepyeni dünyalarla buluşturuyor bizi. Pelin Ossmann, çocukluğundan süzülenleri ustalıkla günümüz diline uyarlarken sadeliğin gücünü, ayrıntının barındırdığı sürprizleri özenle önümüze seriyor.
Yasak katta kilitli bir kapı… Ardında büyük bir gizem olduğunu düşünüyorsanız onu görmezden gelebilir misiniz?
Şenay Seba, içten ve kararlı cümleleriyle, basmakalıp fikirlerin önünde yıllanmış bir kapı gibi duruyor...
Hayalhane sakinimiz Ahmet Önel iyi ki var! Birileri bize ağaçların hışırtılarını, sokağın sesini, suskun insanların müziğini hissettirmeli, öyle değil mi? Ne de olsa güzel bir ezgiye kimse kayıtsız kalamaz! Hele bu ezgi, usta ellerden süzülüyorsa ...
Caldecott Onur Ödülü sahibi, ödüllerden ödül beğendiren Frederick, çalışmanın doğası ve sanatçının toplumdaki yeri üzerine nefis bir güzelleme.Kitaplığınızın en misafirperver, en manzaralı köşesine koyun ve bekleyin. Frederick’in sözleri sizin de içinizi ısıtacak.
Kültürel Miras Serisi, ikinci kitabı Konakta Neler Oluyor? ile yola devam ediyor. Pelin Güneş bu sefer pasta hamuruna bulanmış sözcükleriyle eski bir yapıdan el sallıyor; pasta ustalarının, fırıncıların mis kokulu diyarından sesleniyor bize.
Sizden daha iyi yazan biri varken kitap yazmaya gerek var mı? Ya da ressamlar en güzellerini kullanmışken renklere uzanmaya? Peki, mor gökyüzü olur mu? Rüyalarınızın sonu sizden niye kaçar? Kısacası, beğenilmeyen hayallere ne olur? Yanıtı Hayal Kasabası’nın sokaklarında!
Sevilen yazar Ahmet Şerif İzgören, Kara Oklar Çetesi’nin merakla beklenen ikinci kitabı Kara Oklar Çetesi: Kıbrıs - Aziz Barnabas’ın Sırrı ile sizleri yepyeni bir serüvene davet ediyor.
Sevgili Günlüğüm,
Bugün bir kitaba rastladım. İsmi Sevgili Günlük Öykü Anlatıyor. İçinde mutsuz bakkal amcaların sakladığı tonton sırlardan, saklambaç seven kocaman fillere, özgürlüğünü ilan eden kuşlara kadar pek çok şey anlatılıyormuş...
Sevilen yazar Pelin Güneş, Kültürel Miras Serisi’nin ilk kitabında kuşdilini çözüyor ve unutulmaya yüz tutan minik, sevimli mimari yapılardan kafasını uzatıp soruyor: Sahi, kuş saraylarına ne oldu?
Mehmet Erkan ve Elma Çocuk çok heyecanlı. Neden mi? Kalplerini güm güm attıran kitaplara bayılan okurlarına yeni bir çalışma sunacaklar da ondan. Daha ne olsun! Arzavul Tepesi’nin devamı niteliğindeki bu afili kitap, kadrosunu genişletmiş, siz maceraperest dostlarını bekliyor.
Baharın gelişiyle içimiz de kıpır kıpır. İşte tam bugünleri yaşayan İbrahim’in bir gününe davet ediyoruz sizi: okulun son gününe. Bu yalın hikâyeyi okurken hoş tınıların size usulca eşlik ettiğini hissedeceksiniz.
Sizi öyle bir hikâyeye davet ediyoruz ki, içinde gölgeler köklerini arıyor, canavarlar mutlu dolaşıyor, uluslar birbirine yaklaşıyor. Hatta “koca koca” serçeler çete kuruyor!
Doğanın rengârenk hâlleriyle süslenen bu sıcak hikâyede, doğada her an rastlayabileceğimiz bir paylaşıma tanık oluyoruz. Bir zürafa ve kuş arkadaş olsa, kim kime misafir olur dersiniz? Peki, hangi konularda sohbet ederler acaba?